pazar günlerini sevmiyorum... rehavet çöküyor herkesin üstüne, zaten buralarda herkes bir tembel ya da ben tembelleri çekiyorum. (sanırım bu doğru şık) pazar herkesin dinlenme günü, koskoca karşıyaka çarşı'da bile in cin top oynuyor, olmaz ki canım.
lost'un üç sezonunu da ezberledik, bitirdik. o kadar alışmışız ki 2008 şubata kadar nasıl bekleyeceğiz bilemiyoruz. (by the way, sırf lost'u tv'de izleyebilmek için divx oynatabilen bir dvd player almışlığımız var) jack'in gittiği cenaze kimin cenazesiydi, adadan kimler kurtulacak, desmond'ın kız arkadaşının sırrı ne falan filan.... bu dizinin ilginç yanı şu, on farklı karakter bir araya gelse bile sıkılmadan bu diziyi beraber izleyebiliyor ve konuşacak bir şeyler bulabiliyor, o yüzden daha da çok seviyorum bu diziyi.
(bu arada resmi zamanında bilgisayarıma kaydetmiştim, kaynağı google images olmalı ama çok emin değilim.)
işte böyle....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder