sevgili günlük,
dün çok uyudum, bütün bir haftanın acısını çıkartırcasına, hiçbirini hatırlayamadığım bol rüyalı uykulardaydım.
üç tane kitap var elimde, üçünden de biraz okuyorum, üçü de hiç bitsin istemiyorum.
bugün çok sevdiğim bir arkadaşımın nişanı var. iki gün önce çok sevdiğim başka bir arkadaşım ise nişan yüzüğünü çıkarıp üç yıllık ilişkisine son verdi.
part time çalışmak adamı daha da çok yoruyor onu anladım. hayatımla ilgili çok önemli bir karar verdim, kesinleşince buraya da yazıcam.
evde tam 6 tane ingilizceden ingilizceye sözlük var, her biri tuğla kitap boyutunda.
murathan mungan'ın "yalnız bir opera"sının bazı dizeleri aklıma geliyor kahve içerken. mırıldanıyorum.
bazı insanların evine haftalardır su girmezken köşedeki manav her gün caddeye tonlarca su döküyor, amacı serinlemek mi meyve sebze yıkamak mı bilmiyorum ama yollara dökülen suya içim acıyor.
jane austen'ın hayatının anlatıldığı bir film vizyona girecekmiş, belki girmiştir bile. mutlaka izlemeliyim.
dip dibe yaşadığımız karşı apartmandaki komşularımız sayesinde her anımı biri bizi gözetliyor formatında yaşıyorum, çok seviyorlar benim evimi gözetlemeyi.
annemi çok özledim. şu an onun sesini duyabilmek ve onun yanında olabilmek için neler vermezdim ki.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder