babam ve kız arkadaşı şu aralar burada, ben meteliksiz olduğum için babamla birlikte alışverişe çıktık. amacımız içine giremediğim pantolonlarımın yerine (verdiğim kiloları ne ara geri almışım anlamadım???) uygun fiyatlı, çok kaliteli olmayan ama beni birkaç ay idare edebilecek birkaç parça almaktı. kilo aldığımdan beri 42 bedenim, zayıfken de geniş kesimli ya da lycralı 38 bedenlere girebiliyordum ama şimdi lycralı 42 bedenlere sığamıyorum, tamam belki kilo almış olabilirim ama bu 42 bedenler biraz küçülmüş gibi geldi gözüme diye sinirden kudururken babamın aklına çıtı pıtı sevgilisine (evet efendim, 38 beden) pantolonları denetmek geldi. tataaaam, evet o da 38 bedeni bırakın, benim ya bu niye çok dar diye cazgırlaştığım 42 bedenin içine anca girdi. yani, aman dikkat, tekstil piyasası ve diyet piyasası bir olmuş, bize çok kötü bir oyun oynuyorlar. 42 beden diye sattıkları aslında 38 beden. neyse inat ettim, evime 44 beden olan hiçbir şeyin girmesine izin vermeyeceğim, diyetteyim. demin markete gittim, aldım kepekli ekmeğimi, yağsız yoğurdumu, peynirimi. yani yine sağlıklı beslenme zamanı benim, spongebob çantama koyarım mıntıkamı, işe öyle giderim:)
esas konuya dönmek gerekirse o pantolon firmasının ürettiği en küçük pantolon 36 beden ( hesaplarıma göre 32), en büyük bedeni 42 (yaniii, 38) olduğu düşünülürse, Türkiye'de azıcık kalçası büyümüş, göbeği pörtlemiş bir hatun gönlünce giyinemeyecek mi? nedir bu zayıflık takıntısı? sağlık için gerekli evet fakat insan 32 bedenken ne kadar sağlıklı olabilir ki? (yemin ederim kemikleri sayılıyor 32 bedenlerin)
ben şahsen 38 bedene fitim, bakın Kate Winslet'a, bence harika bir vücudu var, ne tığ gibi ince, ne de oradan buradan sarkan yağları var. ideal hatun bu mudur, budur budur.
eh, blogum bir süre diyet günlüğüne dönüşecek sanırım.
spor yapmam da lazım ama daha önce hiç buraya tembel teneke olduğumu yazmış mıydım?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder