25 Eylül 2010 Cumartesi

ev kazası

aylardır diyet sebebiyle yapamadığım içelim güzelleşelim gecem bir kase bol limonlu tavuklu şehriye çorbası içerek sonlandı. öyle bir başım ağrıyor ki sanki ağrımıyor, zonkluyor yavrım yaw. Bu durumda bırak içkiyi, suyu zor içiyorum. yanarım yanarım kaç gün içicem abicim hayallarime yanarım, başka cumartesiye artık.

diyetim pek iyi gitmiyor bu aralar, yoğurt ve sebze tüketmek istemiyorum, aksine bol bol karbonhidrat içeren şeyler yemek istiyorum. Sonrasında krize çevirdiği için çok küçük miktarlarda tüketiyorum, bir nevi nefis köreltmesi.

geçen gün, yine aynı anda binbeşyüz işi halledeyim mantığındayken ufak bir kaza geçirdim. hani bazısı sakız çiğnerken yürüyemez ya, bende de tam tersi bir durum var. Asla tek işi yapamam, yapmayı sevmem. ders çalışırken müzik olacak, ses olacak, yemek yaparken bir yandan bulaşık yıkarım, dolap üstü filan silerim. öyle tek işle yetinemem bir türlü. işte yine böyle bir akşamüstü, hem yemek yapıyorum, hem de bulaşıkları makinaya yerleştiriyorum. pilav için kaynayan kettle'ı elime aldım, ıslak zemine! basmamla kapağı açık bulaşık makinasının üstüne düşmem bir oldu. makinanın kapağı bozuldu, bir türlü kapanmıyor. aslında şöyle bir bakınca komik ama çok büyük bir tehlike atlattım. kettledaki kaynar su dökülebilirdi ki evde kapının önünde nöbet halinde bekleyen köpeklerime gelebilirdi,(Alah korusun), ikincisi bulaşık makinasının gayet açık olan bulaşıklığındaki bıçakların üstüne düşebilirdim, ki çok yakınına, tabakların üstüne düştüm. sağ bacağımın arkası mosmor, sevgilim eve geldiğinde bir de üstüne azar işittim, ya sana bir şey olsaydı, kafanı yere vursaydın diye (aslında çarptı kafam, ama kalın kafalıyım sanırım, iyi ki söylememişim).
böyle işte, işin özü bulaşıkları elde yıkıyorum bir haftadır. utanıyorum servise ben bunun üstüne düştüm demeye. düşünsenize benim cüssemdeki bi hatun makinayı kırar yahu. neyse ertelemeyeyim artık ben bunu.

Hiç yorum yok:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...