1 Şubat 2011 Salı

michael ende- yarım kalmış bir post


ben ve benim bitmez tükenmez şapşallıklarım yine karşınızdayız. İskambil Kağıtlarının esrarı'nı o kadar çok sevmiştim ki, dedim idefix bana öyle kitaplar öner ki ben bu hazzı uzatabileyim. Aynı yazarın (jostein Gaarder) Aynadaki Muamma'sını ve Michael Ende'nin Bitmeyecek öykü'sünü önerdi, ben de attım sepete. Aynadaki muammayı'yı daha önce yazmıştım ama Bitmeyen öykü'nün sırası daha yeni geldi. Öncelikle kitaba dün başladım ve yarıladım, o yüzden yapılan yorumlar şu ana kadar ki izlenimlerimi içerecektir. (sabırsız bir insan olduğumu ve annemin karnında duramayıp zavallı kadıncağızı piknikte sancılandırdığımı ve beklenenden önce doğduğumu hemen belirteyim)

kitap çocuklar için yazılmış bir fantastik roman ama bugün meşhur olan çoğu fantastik kitap ilk aşamada çocuk kitabı olarak basılmıştır, misal Hobbit, Narnia vs.
kitap gayet akıcı bir dille yazılmış, hiçbir şekilde didaktik değil ve yarattığı evrenin içine hemen okuyucu kabul edecek kadar da misafirperver.
hikayemiz fantazya ülkesinde geçiyor; yolu gösterecek olan tılsımlı mücevher, taşıyıcıyı takip eden kurt ve yol temaları biraz Yüzüklerin efendisi'ni anımsatsa da alt metin okumasında kimlik problemi, kimliksizliğin (ben standartlaşma ya da yaşayan ölüye dönüşme olarak nitelendirmeyi tercih ederim) ülkeyi hiçliğe götürmesi, fantazya'nın bir nevi idealar (Plato) ülkesi olması filan bulunabilir. Tabi kitabın tam yarısındayım, yazar ilginç bir manevrayla dönüş yaparsa burada yazdıklarımı yutabilirim de:P
yalnız Alkım kitabevine birkaç sözüm olacak. tamam, olay iki farklı açıdan anlatılıyor ve iki farklı evrende geçiyor ama neden birini açık kırmızı diğerini lacivert bastınız. kırmızı yerleri okurken cidden gözlerim kanayacak sandım, çocuklar için bastığınız kitapları okuyan 28likler de var, bakın ve acıyın. hepsini siyah yapaydınız da anlatıcı değişince daha koyultsaydınız olmaz mıydı? cidden kitabın yazıları için seçilen renkler göz yoruyor.
ayrıca Bastian Balthazar Bux, kuzum ben senin tombalak bacaklarını ısırır, büyümüş de küçülmüş halini severim.
Not: yazarın "momo" diye bir kitabı daha var, hayret onu buraya yazmamışım ama okunası/okutulası kitaplardandır.

-------- kitabın diğer yarısı okununca bu post devam edecektir----------

3 yorum:

sattsumma dedi ki...

Ya filmi vardı da ben filmini izlemiştim ya da kütüphaneden alıp, okumayıp geri vermiştim. Ya da belki de çevirisini beğenmemişimdir.
Bilemedim neden olduğunu ama bir dönem okunacaklar listemdeydi ve ben bilinçli olarak onu listeden çıkartmıştım :)
Momo efsanemdir zaten, bir daha okuyasım geldi bak şimdi!

Unknown dedi ki...

aaa, filmi de mi varmış, dur bir bakayım hemen.

sattsumma dedi ki...

Bilmiyorum, olabilir sadece :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...