mız mız mız...
grip oldum galiba, gözlerimin altı çöktü, burnum kocaman ve kıpkırmızı. tek sorumlusu benim, havaların soğuyabilme ihtimalini o kadar küçümsedim ki, hava benden öcünü alma gereği duydu. ayrıca yoğun çalıştığımı da söylemem lazım, yüksek sesle ders anlatma sevdamın da bir sonucu olabilir. bu günlerde resim anlatma ve yorumlama aktivitesi veriyorum sınıflarıma. şimdi olay şu, ellerinde bir resim var, bakıp resimdeki kişinin ne hissettiğini söylüyorlar ve ona bir hikaye uyduruyorlar. benim öğrencilerim bu resimler için beş cümle çıkarıp söyleyemiyorlar, ne Türkçe ne İngilizce ben de içten içe öğrencilerime kızıyorum, sadece benim öğrettiklerimle kaldıkları için, yorum yapabilecek seviyeye gelecek kadar kitap okumadıkları için, sınırlı sayıda kelime hazneleri olduğu için... ve sadece ingilizce için değil türkçe için de geçerli bu söylediklerim. biz bile kayıp nesil olarak görülürken bizden sonraki nesile ne diyecekler acaba? bırak kitabı, gazete bile okumuyorlar, işleri güçleri chat yapmak, bir kelimenin birden fazla anlamda kullanılabileceğini algılayaman bir nesile bir şeyler öğretmek zor be blog.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder