bir pazar sabahı miskin miskin oturuyorduk ki sevgili hadi kalk Çeşme'ye gidelim, köpekleri de alalım hem yüzeriz diyince yaklaşık 5 dakikada hazır ve nazır arabamıza doğru ilerliyorduk. yaklaşık bir saatlik yolculuktan sonra istediğimiz gibi sakin bir plaj bulduk, çıkardık köpeklerin tasmalarını. (aslında bundan sonrası tam videoluk ama bu blogu okuyanlar asla benden o kadar teknolojik hareketler beklemez.)
önce kucağımızda yavaş yavaş suya alıştırırken (sudan nefret ediyorlar, söylemeye gerek var mı?) bunlar havada patileriyle yüzme aksiyonuna başlamışlardı bile. suya bırakmamızla kıyıya kadar nasıl yüzdüklerini bilemediler, hatta coni biz de çıkalım diye baya havladı ama kucaklayıp tekrar yüzdürdük. bir süre sonra suya alışıp onlar da tadını çıkardı ama en keyiflisi sanırım tasmasız geçirdikleri 3-4 saatti. kahverengi kızımız tarçın kumlarda yuvarlana yuvarlana beyazlaştı, bembeyaz coniyse kumlarda yuvarlanırken garip bir renk aldı. bir ara yandaki ailenin terliklerini çalmaya çalıştılar ama erken müdahele ve binbir özüre gülümseyerek karşılık verdi tatlı aile.
eh bu kadar yorulupacıkınca Ilıca'ya geçtik, doğruca Kumrucu Şevki'ye. Kesinlikle hayvansever bir restoran ve köpek besleyenler bilir ki eğer yanınızda köpeğiniz varsa çoğu restoran kapı duvardır. neyse, enfes kumruların ardından evimize dönüp çok güzel bir gündü diyip durduk. böylece bir tabumuzu daha yıkmış olduk.
P.s eğer bilgisayara aktarabilirsem cep telefonuyla çektiğim fotoğrafları buraya aktarırım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder