6 Kasım 2008 Perşembe

ben çocukken pek yalnız bir çocuktum, sebeplerine gelince birincisi tek çocuğum, dolayısıyla evde iki yetişkinle evcilik oynamak, kavga etmek, beraber hayali yaratıklardan korkmak filan çok eğlenceli ve olası değildi. ikincisi ise birinci sebebin dolaylı sonucudur sevgili blog, tek çocuk olduğundan aile hiper pimpirikli ve korumacı bir tavır takınır, dışarı çıkarsan eğer çingeneler seni kaçırır (sanki onların başlarından savmak istedikleri yüzlerce çocuğu yokmuş gibi), yoldan geçen araba illa ki sana çarpar, allah korusun sokak çocuklarından küfür filan öğrenirsin (tü tü tü, hemen tahtaya vur). işte bunun gibi yüzlerce saçma açıklamayla ben orta bire kadar hiç dışarıda oynamaya gidemedim, evde hep izole bir şekilde tv izledim, bebeklerimle oynadım, en çok da kitap okudum. dışarıya çıkmama izin verildiğinde ise mahallede varlığı hep bilinen ama onların arasına karışmak istemeyen doktorun prenses kızı olarak görüldüğümden aralarına girmek için çok çaba harcadım, onlara kendimi tanıtmak için uğraştım durdum, istemediler önce, herkes birbirini hiç uğraş vermeden tanıyordu ve yeni birini tanımak için uğraşmak istemiyorlardı, bu kadar basitti. beni aralarına kabul ettiklerinde ise artık oyun çağımız geçmişti (yani yine kovalamaca, saklambaç vb oyunlarla pek tanışamadım), daha çok sohbet ediyorduk. aslında buna sohbet denemez çünkü çocukluğumdan gelen bir alışkanlıkla ben alıcıyımdır, çok iyi bir dinleyiciyimdir, daha çok ben dinledim, onlar anlattı. (evet, o zamanlar bu kadar geveze diildim) yorum yapmaya gelince sıranın bana geldiğini anlıyordum, kitaplarda okuduğum onlarca afilli cümleyi süsleyip kendi cümlelerim gibi onlara sunuyordum. (tabi ki anlamıyorlardı, eh ben okurken onlar saklambaç oynuyordu çünkü:) nelerden bahsediyorduk o zaman, çok hatırlayamıyorum ama genelde mahallenin yakışıklı gençlerindendir diye düşünüyorum, zaten o zamanki arkadaşlarımın hepsi erkenden evlendi.
işte yukarıda kısaca özetlediğim çocukluğum bugün sevdiğim veya sevmediğim pek çok huyumun sebebidir. mesela yalnızlığıma acaip düşkün olmam, kitap okumadan uyuyamamam, kavga edememem (evet, ben kavga edemem, kavga anında kitlenirim, ne diyeceğimi bilemem), insanlara kendimi anlatmadan önce onların kendilerini anlatmasını beklemem, bazı konularda bencil olmam falan filan...
böyle bir çocukluk iyi midir, kötü müdür bilemem tek bildiğim ailemin başka şansı olmadığıydı, kendilerince beni korumak istediler ve bir şekilde de başardılar, hiç kaza yapmadım, üstüm başım hiç kirlenmedi ve birkaç kez evden kaçmam dışında hiç kaybolmadım, evden kaçtığımda ise (ki sadece iki kere evden kaçtım) birinde okuma yazma bilmiyordum ama kütüphaneye gidip kitapların resimlerine bakarken uyuyakalmışım, eve geri döndüğümde evde polis vardı. ikincisinde ise anneme çiçek toplamak için parka gitmiştim, döndüğümde annemin ağlamaktan gözleri şişmişti, annesini ağlarken gören çocuk direk ağlamaya başlar ya, ben de onunla birlikte ağladım.
işte böyle...

5 yorum:

Unknown dedi ki...

illa freud diyosun yani..
i was here
g.

Unknown dedi ki...

Freud olmadan olur mu hiç?

Unknown dedi ki...

Freud olmadan olur mu hiç?

Sunthing Special dedi ki...

Merhaba bir süredir takip ediyorum sayfanı ama ses vermedim hiç.Ben de senin gibi tek çocuğum ve yazdıkların o kadar tanıdık geldi ki bana :)Ebeveynlerin korumacı yanı ve uyum sorunu...Çoğunlukla ben de evde,tek başıma geçirdim çocukluğumu, çamurlara pek batmadım,dizlerim kanamadı.Çocuğuma anlatabileceğim heyecan verici bi çocukluk anım yok maalesef:( Sıkıldığımda bebeklerimle kendime bir dünya yaratır,o hikayenin içine girerdim.Okula nerdeyse 6 yaşında başladım çünkü annem bunu da oku bana ,şunu da şeklindeki bidibidilerimden bunalmıştı artık:) Sonra resim yapmak ve kitaplar en iyi arkadaşım oldu, hala da hiç bi film güzel bi kitabın yerini tutamaz benim için...Hiç olmadı masallar yazardım kendimi oyalamak için...Erken olgunlaştım,üniversite çağına gelene kadar bayaa bi uyum sorunu yaşadım çünkü diğerleri bir şekilde sığ geliyordu, benim ilgimi ise başka şeyler çekiyordu, hayalciydim. Aslında dünyaya karıştığımda hayatın kendisiydi yavan gelen.Oysa ben kitaplardan öğrenmiştim hayatı,sihirli,muhteşem şeyleri,müthiş aşkları filan...Sonradan toparladık bi şekil :)
Yalnızlığa düşkünlük,ilk adımı diğer insanlardan bekleme ve diğer bahsettiğin huyların çoğu bende de var.İşte böyle, yalnız değilsin yani:P

Hıı bi de last fm radyonu seviyorum.

Unknown dedi ki...

tek çocukların hepsinin benzer şeyler yaşaması aslında ilginç, tek olsak da aynı şeyleri hisseden kalabalık bir topluluğuz aslında:)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...