31 Ekim 2008 Cuma

boşluk

saat üçü on geçiyor ve bu saate kadar hiçbir şey yapmadan oturdum.
shame on me

30 Ekim 2008 Perşembe

soğuk

bugün sabah uyandığımda ilk kez evin bu kadar soğuduğunu fark ettim, efem şimdi ben işe gidebilmek için sabah en geç 5.45te uyanmış kahve suyunu koyup kettlecağzımın düğmesini arıyor oluyorum, kahve içmeden zaten gözlerim açılmıyor. hazırlanırken kahvemi sigaramı içip pinhani dinliyorum. (neden pinhani dersen bilmem derim, sabah sabah en çok o gidiyor) 6.15te evden çıkıp durağa yürüyorum. o saatte ayakta olan zaten anca benim gibi men-e-men yolcusu öğretmenler oluyor. yol boyunca insanları inceliyorum, uyuyanlar, kitap okuyanlar, karga b.kunu yemeden dedikoduya başlayanlar, çaktırmadan kahvaltı etmeye çalışanlar, yine çaktırmadan telefonla konuşanlar ve otobüsün dışındakiler. erkenden işe koşturmaya çalışan bıkkın, mutsuz suratlar. benimle birlikte okula gelen öğretmenler genelde genç, eğer tam kadro otobüste buluşabilirsek bir de bunların üstüne curcuna yapan bir grup oluyor, neşemize bakan pikniğe gidiyoruz sanır, oysa çok değil, en fazla bir saat sonra en ciddi yüzümüzle derse girip ders anlatmaya başlayacağız. neyse, nerden geldim ben bu konuya, hımmm, hava gerçekten soğudu diyordum di mi?
evet, sabahları çok üşüyorum, demek istediğim buydu.
not: lütfen bu yazıyı alakasız ve dağılmış ve kesinlikle yazılmaması gereken kompozisyonlar kategorisine koyun, mümkünse en az miktarda kınayın...
çok yorgunum, bloga saçmalıyorum.
D.

yanına gelebilseydim bir daha dönmezdim...


rast gele

rastgele yazmak istiyorum
rastgele içmek istiyorum
rastgele mırıldanmak istiyorum
televizyonu açıp rastgele bir kanalı öylesine izlemek istiyorum
bir tatil acentasına gidip elimi kataloğun rastgele bir satırına değdirmek ve rastgele çıkan ülkeye gitmek istiyorum...
istiyorum da istiyorum
rast gele...

pinhani

rastgeldiğimtüminsanlarsenibanaanlatırlargöründüğündendegüzelsinniyedışındagezersinaklımdakörbaşlangıçlarküçüksitemlerettimbazenbazenkelimelerleafdiledimsendenokadarmemnunumkibanagelmelerindendünyanınenmutlukadınıyımbenyanındaykenyaşandığındanfarklıdırtadıbaldandatatlıdır

23 Ekim 2008 Perşembe

365

blogumu açalı bir yıl olmuş (hatta geçmiş bile)...
ne sular akmış köprünün altından. dönüp eski yazılarıma baktığımda hissettiklerimi hatırlıyorum, kızgınlıklarımı, mutluluklarımı, hüznümü, şaşkınlıklarımı, sadece benim anladığım şifreli cümlelerimi, gereksiz kahve muhabbetlerimi (evet, kahveyi pek bir severim)...
yahu 365 gün az değilmiş, çok da değil aslında ama benim hayatım ne kadar çok değişmiş bu arada, iyi ki yazmışım, iyi ki blogum var...

365

istanbul


geçen gün bir arkadaşımla konuşurken "ben istanbul'a gelince beşiktaştaki çay bahçesine gidelim mi?" diye sordum ve aldığım cevap yıkıcıydı. "orası yıkıldı", yetmezmiş gibi karşısındaki eski binayı da yıkmışlar, ya ben çok severdim o binayı, niye yıktılar ki?

2 Ekim 2008 Perşembe

antalya

feeling homesick for a while, it was quite a good opportunity to have a religious fest for 9 days. I've been here for 5 days, seeing my family and old pals(literally) reminds me of good old days. were they this good or is it just an illusion of memories? whatever, being here is just like staying in a warm nest...
D.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...