herkesin bir yılbaşı manyaklığı vardır, benimki ise özel basım ajandalar. deli oluyorum resmen, hepsini alıp, hepsine notlar tutmak istiyorum. Aslında bu not tutma ve listeleme olayının özüne inmek gerekirse ben 11-12 yaşlarındayken tv bağımlısıydım, ama öyle böyle değil, çizgi filmlerden pembe dizilere, haberlerden tsm konserlerine kadar her şeyi izlerdim. beni tv'nin önünden kaldırmak o dönem çok zordu. annem ve babam çaresiz haldeydi, ne yapsalar vazgeçemiyordum, bir gün (sanırım artık son çare olarak) babamın nispeten daha genç olan doktor arkadaşı ve eşi bize çağırıldı. Allahım, onlar evdeler diye tv açılmıyor ya, deliriyorum, içimden şimdi gitsinler diye dualar filan ediyorum, rezil haldeyim, somurtup duruyorum. Muhtemelen önceden durumdan haberdar olan Levent abi, cebinden bir not defteri çıkarıp verdi, bunu sana getirdik diye. Doktor çocuğu olmanın getirdiği monotonlukla "teşekkür ederim" dedim (ama içimden saydırıyorum, bizim evde bu eşantiyonlardan binlerce var, haspinallah falan filan diye) Levent abi o zamanlar da iyi bir gözlemciydi, ama içine bakmadın dedi. ha pardon dedim açtım. bunlar üşenmemişler, içine çocukluktan ergenliğe geçen birinin ilgisini çekebilecek ama çoğu zamanı verimli kullanmayla ilgili özlü sözler bulunmuş, her sayfaya biri yazılmış. Levent abi ve eşi Ümit abla bu defter çok özeldir dedi, sadece özel çocuklara veririz. Belli ki çok uğraşmışlar üstünde, aralarda babamın yazısı bile var. nasıl yani diye sordum, bu defter hayattaki önceliklerini belirlemene yardımcı olacaktır dedi. bir gün içinde yapman gerekenleri ve yapmak istediklerini yazmalısın. her ne kadar tvbağımlısıergenliğegeçişaşamasındakiçocuk olsamda çocuktum işte. ertesi gün 3 tane yapmak zorunda olduğum şeyi, 3 tane de yapmak istediğim şeyi yazdım. bir zorunluluğa tik atınca istediğim şeyi yapabiliyordum. yaptım, ertesi gün öğretmen bütün ödevlerimi yaptığım için artı verdi, ben nasıl mutluyum anlatamam ama, resmen mutluluktan uçuyorum, uzun süredir tv izlemekten ders çalışamıyordum resmen. öyle olunca bana bir gaz geldi, her şeyi listelemeye, ara ara o defteri günlüğüm haline getirmeye başladım, öyle böyle derken yıllar geçti, ben eşek kadar oldum, bugünlere geldim ama defter takıntım bitmedi. hala her şeyi listelerim, hala defter görünce gözüm kalır, hala irili ufaklı yüzlerce defteri saklarım. Bu sene de öyle oldu, gittiğim her kitapçıda, idefixte filan sürekli ajandaları inceliyorum, şimdilik 3 tane aldım, ama gözüm doymuyor.
ha, listenin tamamının bitirebiliyor muyum, hayır, ama hayatımı bir şekilde düzende tutmak hoşuma gidiyor. teknoloji özürlü olduğum için öyle elektronik zırvaları zaten beceremiyorum, bilgisayara, telefonuna kaydet sana hatırlatsın zımbırtıları hiç bana göre değil, iki gün kullanırım, 3. gün yine deftere yazarım, bakkal hesabı.
bugün pazar, bugünkü listem ise:
3 yorum:
Yapılacaklar konusundaki listelerime çok bağımlı olmasam da (aslında bir kenara yazıp sıraladığım zaman kesinlikle daha çok şey yapıyorum) okunacaklar ve alınacaklar listesi yapmadığım bir dünyayı hayal edemiyorum. O yüzden yazını okurken bolca gülümsedim. :)
benim durumum vahim ama :) okunacaklar listesi (hatta senin bloga koydukların:) o kadar çok işe yarıyor ki, alıklar birliğinin siparişini verdim senden duyup, heyecanla bekliyorum :)
Alıklar Birliği şahanedir ya, gözüm kapalı önereceğim birkaç kitaptan biri ki bunda önerdiğim insanların tümünün kitaba bayılmış olmasının büyük payı var. Mesela yaşadığım acı deneyimler Murakami'yi herkese önermemi engelliyor. :) Sen de seversin umarım. Ben şimdilik aldıklarımı bitirmekle meşgulüm ama gözüm de hep bloglarda, yeni bir şey keşfedebilir miyim acaba merakıyla. İflah olmam bu saatten sonra sanırım. :)
Yorum Gönder