17 Eylül 2008 Çarşamba

yağmur

Cevdet Bey ve Oğulları dışında (ki onu da ortaokulda okumuştum) bünyem Orhan Pamuk okumayı reddetmişti, sebebi basit: popüler olan her şeyden uzak dur! sonra Masumiyet Müzesi'ni aldım elime ve dört günde resmen yuttum. Bu kadar banal, Türk filmlerinden çıkma bir aşk hikayesini bu kadar güzel bir edebi dille anlatıp seviyesini yükselttiği için Orhan Pamuk'u tebrik etmek lazım ama yine de çok benim tarzım değil bu tarz romanlar ya da hala egomun popüler kültüre karşı biriktirdiği önyargılar bunlar, bilemiyorum. Ne yalan söyleyeyim şu an bilmek de istemiyorum çünkü daha Türkçe konuşamayan, işleri güçleri birbirleri üzerinde baskı kurarak grubun liderliğini ele geçirme gibi hayvani içgüdülerle hareket eden yaklaşık 300 ergenle uğraşmak bir buçuk haftada beni mahvetmeye yetti de arttı. şikayet etmeye hakkım yok, biliyorum ama medeniyetin göbeğinde medeniyetsizliğin resmini görünce zorlanıyorum.
alışma süreci bu olsa gerek, hadi bakalım, şikayet etmek yok, her şeyi biriktirip evi çöp eve dönüştürmek de...
bu arada usul usul yağmur yağıyor ki bahtsız bedevi olan şahsiyetimi, tam irademi toplayıp yürüyüşe çıkmaya karar verdiğim gün ve o bahtsız yürüyüşün 15. dakikasında yakalamıştır. eve sırılsıklam dönüp bir bardak kahve yaptım, köpeğimi kucağıma aldım ve bir romantik komedi izledim. içimden de "sen spor yapmaya karar verirsen aylardır yağmayan yağmur yazmaz mı?" diyerek güldüm. işte bu aralar böyle. manik, depresif...
not: aslında yağmuru çok severim, niye kızdım ki durup dururken?

9 yorum:

Sera dedi ki...

Yeni Hayat ve Hatıralarla Şehir'i sevmiştim ben. Kara Kitap'ı okuyamadım. Cevdet Bey ve Oğulları da biraz sıkıcı gelmişti. Son kitabını ise zerre merak etmiyorum.
Bir de merak ettim. Tayinin çıktı mı? Çıktıysa nereye? :)

Unknown dedi ki...

tayinim çıktı:) hem de İzmir'e, böylece evi taşımama gerek de kalmadı ama gittiğim yer Batı'nın göbeğinde Doğu görevi gibi ama olsun, inan özel sektörden kurtulduğum için utanmasam bir de göbek atacaktım:)

Sera dedi ki...

bölümün ne peki?
olsun yakın olması önemli :)

Ludmilla dedi ki...

Ben de aşırı sevemedim kitabı, sonlara doğru gittikçe büyüyen bir soğuma durumu vardı.

Öğretmen olduğunu bilmiyordum ben, bir ara özel okul falan okumuştum ama öylesine İngilizce dersi veriyorsun sanmıştım, ya da aklımda öyle kalmış.

Seneye ben de o canavarlarla baş etmeye çalışacağım muhtemelen, umarım medeniyetsiz bir bölgede olmaz bu mücadele en azından. Sana da sabır dilerim :)

Unknown dedi ki...

Sera hanım'a:
bölümüm ingilizce ama ben önce türkçe öğretme aşamasındayım çünkü çocukların yarısı mardinden gelmiş, aralarında arapça konuşuyorlar:) ağlanacak halime gülüyorum bazen ama olsun...
Ludmilla hanım'a:
umarım medeniyetsiz olmaz gerçekten ama inan devlete geçersen çok rahat, tamam bazı teknik aksaklıklar var ama o kurumun özünde olan bir aksaklık... bu arada evet, kitap sonlara doğru soğumaya başlıyor, bazı noktalar gereksiz uzatılmış, iç sesi bir noktadan sonra bayıyor.

Sera dedi ki...

ben de meslektaş olduğumuzu bilmiyordum. kaç puanla girdin merak ettim.

Unknown dedi ki...

sera benim branşıma göre (ingilizce)83'e yakın bir puan aldım, sıralama da fena diildi. senin branşın ne?

Sera dedi ki...

branşımız aynı ama benim puanım 71di. merak ediyorum nasıl aldın o puanı :)

Unknown dedi ki...

walla bu seneki sınavı biliyorsun, ben de bu kadar yüksek beklemiyordum sınavdan sonra:) ama sağlam çalışmıştım, gygk netlerim çok iyiydi, matematik filan da iyiydi oldukça. eğitim normalden bir 20 net eksik yaptım ama herkesin kötü geçince standart sapması yükseldi. bu sene daha normal olacakmış diye duydum, bu sene umarım senin de ataman gelir, nasıl rahatlayacaksın anlatamam:) yine danışmak istediğin bir şey olursa haberleşelim, yardımcı olmaya çalışırım elimden geldiğince...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...