bu aralar pek kendimde değilim, tempomu azalttım, bünyem ufak çaplı bir şoka girdi. önceleri uyanamıyordum, şimdiyse uyuyamıyorum, zinhar uyumaz Arroz gibi oldum; onun gibi pek keyifli olmasam da iştah konusunda kendisinden geri kalır yanım yok. (sayın Şafak'a sevgilerimle)
hiç bitmesin diye mümkün olan en yavaş şekilde okuduğum bir kitap var elimde, Emile Ajar'ın (yani Romain Gary'nin) Kral Salomon'un Bunalımı. Bunca yıl nedense elim hiç Romain Gary kitaplarına gitmemişti, ne kadar çok şey kaçırdığımı şimdi anlıyorum; şiir gibi, anlatımı o kadar akıcı ve karakterleri o kadar şaşırtıcı ki... hele Kral Salomon'un yıllarca önce gönderilen kartpostaldaki buluşma yerine gidip sıradan, belki de onları hatırlayacak hiçbir yakını bulunmayan genç çiftin buluşmasını andığı o bölüm çok etkileyiciydi.
öyle işte, sınava az kaldı, otumsu hayatıma devam...