geçenlerde yapılan mezarda emekliliğe hayır yürüyüşlerini ve iş yavaşlatma eyleminin ironisi başıma vurmuş durumda. gayet can-ı gönülden desteklediğim bu eylem yüzünden gitmem gereken yere bir saat rötarlı gittim cuma günü, vapur keyfi yaparak. 15 dakikalık yolculuğumuz yaklaşık 45 dakika sürdü, 3 bardak şekersiz çay içtim, simitimin yarısını martılara attım, 6 sayfa kitap okudum ve 8 tane matematik sorusu çözdüm, 3 tane de sigara içtim. Konak Meydanı inanılmaz kalabalıktı, kalabalığa destek vererek gitmem gereken yere vardım ve dersime girdim. dersim bittiğinde ayağa kalktım ve birden belime bir sancı vurdu. bel ağrısı çekenler bilir, bırakın yürümeyi nefes almak bile zordur insanın beli ağrıdığında ve nitekim dr da doğruladı belim tutulmuş ve ancak bu olayla sigortamın eksik yattığını ve 120 günü tamamlamak için (sağlık karnesi çıkarma zımbırtısı) tam 2 yıl daha bu deli tempoda çalışmak zorunda olduğumu farkettim, yaygarayı koparsam bile herkese sağlık hizmeti ücretsiz verebilmek için uğraşan bir babanın kızı olarak inanılmaz rakamlar ödedim doktorcuklara. çok kızıyorum özel sektörü bu kadar acımasız ve zalim bir canavara dönüştüren devlet sektörüne, kendi elleriyle kendi ülkesinde bulunan insanların bu kadar zor duruma düşürülmesine kızıyorum. hadi benim cebimde para vardı, ödedim, peki ya asgari ücretle beş kişiyi doyuran kişi ne yapar bu durumda???
önce insana değer vermek lazım şu "developing country" mertebesinden "developed country" mertebesine ulaşmak için.
bu arada, bu sigorta işini sıkı takip etmediğim için ben suçluyum ama öyle söz oyunları geçiyor ki bu özel sektörde, insan ne diyeceğini, ne yapacağını bilemiyor. kanunun bir açık noktasını yakalayan patronu şikayet de edemiyorsun, çünkü yaptığı kanuna aykırı değil.
ooooooof, ooooooooof.......