yaklaşık iki ay önce yazılmaya başlanmış, yarım kalmış bir yazı. Blog yasağı ve yasağın kaldırılması gündeme gelmişken yayınlayayım istedim.
Hani çocukken gizlice annemizin makyaj masasına tırmanıp, ruju allığı rastgele sürerdik ya, tek amacımız o an onu sürmekti, sonuçlarını düşünmezdik, işte bence sigara ve içki yasağı da aynen böyle sonuçları düşünülmemiş yasaklar. Sigara içen bir insan olarak sigara içilen alanla sigara içilmeyen alan ilk ayrıldığında çok sevinmiştim, ben de sigara içmeyen bir insanı dumanımla rahatsız etmek istemiyorum doğal olarak, ama sadece açık havayla sınırlandırılınca etrafa "bakın, ne kadar sevinirseniz sevinin bunun devamı içki yasağı olacak" diye cırlamıştım ama "hadi ordan" deyip geçen çoktu. (ayrıca açık havamız çok dumanlı olmadı mı bu yasaktan sonra, açıkçası yürürken ben bile rahatsız oluyorum kapı önlerinde sigara içenlerin dumanından.) Bana göre olay neyin yasaklandığı değil, YASAK kelimesi. konuşmanın yasak olduğu bir ortamda daha çok konuşmak ve gülmek gelir ya içimizden, işte onun gibi bir şey. Bir şekilde seçme özgürlüğümüzün elimizden alınması istemdışı olarak insanı isyana sevk ediyor ve ters kimlik geliştirmemizi sağlıyor. (Bu ülkede ne kitaplar, ne yazarlar yasaklandı, hepsi de gizlice/el altından okunmaya devam edildi, edilmedi mi?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder