19 Aralık 2010 Pazar
aynadaki muamma, pazar rehaveti ve aşırı kahve tüketimi
Jostein Gaarder ve Aynadaki Muamma: İskambil Kağıtlarının Esrarı'ndan sonra bende bir Jostein Gaarder hayranlığı başladı ancak anladım ki her kitabı aynı etkiyi yaratamıyor. Aynadaki Muamma kesinlikle çocuk kitabı ve 13 yaş altı için pek uygun değil çünkü ölüm, cennet, cehennem, melek ve tanrı kavramlarını ciddi ciddi irdeliyor. Yani 14 yaşındaki bir çocuk bunları okuyup bu kavramları daha da netleştirebilir ama 27 yaşını bitireli çok olmuş bir yetişkin bu kitabı okurken fazlasıyla didaktik dilden rahatsız olabilir. ( ya da ben rahatsız oldum, ama meslek hastalığı da olabilir) Yazarın dili her zamanki gibi akıcı ve kitap kısa olduğu için yaklaşık 2 saatte okunup biter. okumak isteyen olursa birinci tercihim olmasa da okunabilir derim.
her pazar günü aynı şeyi yapıyorum, bir güzel liste hazırlıyorum ama tek yaptığım şey günün rehavetine kapılıp kahve içmek, tv izlemek, kitap okumak filan. Tembelliğim o kadar üst düzeydeki diyetim yerlerde sürünüyor. Pek kötü!
Yılbaşı yaklaştıkça bende kaygı düzeyi artıyor, her ne kadar bu tarz özel günlerin ticari amaçlarla bize benimsetildiğini bilsem de şu yılbaşı aşkımdan vazgeçemiyorum. bir kere renkler öyle güzel ki, kırmızı ve yeşili her an ev dekorasyonumda kullanabilirim, karlı havada sıcak bir şeyler içip evde eğlenmek fikri de çok cazip geliyor. Ooof, iflah olmam ben.
Etiketler:
aynadaki muamma,
depresif pazar günleri,
kahve,
kişisel,
kitap
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder