bugün sabah kalkamadım, uyandım ama yataktan kalkamadım. yok, öyle karabasanlar filan basmadı ama uyandım ve salak salak tavanı seyrettim. yataktan çıkabilmeyi başardığımda saat altıyı on geçiyordu ve ben çok çirkindim. hazırlanmam normalden de uzun sürdü ve hala korkunçtum. durağa vardığımda men-e-men otobüsü önümden geçti gitti... dün gece yağmur yağdığı için okula ulaşmak uzun sürdü, İzmir trafiği yağmur yağınca İstanbul'a dönüyor. günün ilk çeyreği pek başarılı geçmedi, derse de beş dakika geç kaldım. öğrenci geç kalırsa bişi olmuyor ama öğretmen geç kalınca pek hoş olmuyor. bu moralle deli gibi kahve içmek istedim ama hem okulda kahve yok hem de ben bahçe nöbetçisiydim. bütün gün resmen dondum, kemiklerim bile üşüdü. çıkar çıkmaz otobüsle koştum, evde bugün temizlik vardı nitekim. Eve gül ablayla aynı anda geldik, dolayısıyla concon oğlumu götürmek için ekstra vaktim olmadı, gül abla aman bu köpek bana yakleşmesiiin diye bağırır, coni kucağımda ağlar, bir hışım evden çıktım, conconu dükkana bıraktım. Gül abla bütün camları silince bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başladı. yağmurla birlikte ben de gülmeye başladım, eh artık bu da fazlaydı.
eee, neymiş salı sallanırmış. vallahi sallandık :)
1 yorum:
bende ne zaman cam sildirsem mutlaka yağmur yağar, inat mı inat şeklinde ben yine bulutlu havada cam sildiririm.
Yorum Gönder