Hande'yle akşamüstü buluşup Issız adam'a gittik. çıktığımızda ikimizde bir gariptik, çarpılmış gibi, büyülenmiş gibi, paramparça edilmiş gibi...
Film hakkında söyleyecek tek söz bulamıyorum, taksi dolmuştan yolun yarısında inip sahilde düşüne düşüne yürüdüm. o an şarap içmek istedim, sahilde soğukta oturup gökyüzüne bakarak şarap içmek istedim sadece. bir an her şey o kadar boş geldi işte...
istifamı verip taksim'e gitmeyi ve bütün sokakları dolaşmak istedim, gözlerim kapalı.
benim jenerasyonumun yakaladığı aşk ve ayrılık kavramına en çok yakıştırdığım filmler arasına girdi. (diğer ikisi ise "eternal sunshine of the spotless mind" ve "closer")
Çağan Irmak, napıyorsun sen bize ya?
1 yorum:
no man is an island- john donne
Yorum Gönder