31 Ekim 2011 Pazartesi

okul yolu

bugün fotograf makinasını da yanıma aldım, okul yolunu çektim.
4 senedir bu evi fotograflamak istiyordum, eskiden kapısı maviydi, çok daha güzeldi.
burası bir nevi solucan yolu, dar ama açıldığı alan kocaman bir tarla. renkleri pek tutturamamışım.
beden eğitimi dersi bitince giyinmek için koşturan veletler itinayla yakalanır, sıraya dizilir, poz verdirilir, tam çekecekken çocuklardan biri ingilizceci foto şipşak olmuş der, el titrer, fotograf böyle titrek olur. hiçbir titreyen el bu güzel çocukların duruluğunu bozamaz.

23 Ekim 2011 Pazar

önemli!!!

Deprem bölgesinde çok acil kışlık kazak, battaniye, su, bebek maması, bebek bezi, hijyenik kadın bağı ve suya ihtiyaç varmış. İzmir'de bulunanlar için 24 Ekim pazartesi günü Van Turizm 14:00'te otobüs kaldıracakmış. Tedarik edebileceği şeyleri göndermek isteyen olursa diye. Not: İstanbul'dan ise sabah 11:00'de otobüs kalkacakmış. Güncellenmiş: "Deprem için yardımlar Bornova Büyük Park içerisinde uğur Mumcu Kültür Merkezi'nde toplanacak, Bornova Belediyesi tarafından deprem bölgesine ulaştırılacaktır.İrtibat için: 0232 388 29 64.. bir de 2868'e boş bir mesaj atarak Kızılay'a destek olabilirsiniz. Tüm operatörler için 5 TL.

21 Ekim 2011 Cuma

gibi gibi...

"kalbim bedenimden de büyük desen de olmaz, hissetmelisin, herkes bu nedenle tanıdık gerçek yüzünü göstermelisin." Sertab Gibi

17 Ekim 2011 Pazartesi

güncel komedi

alıntı yapacağım yüksek izninizle... "GÜNCEL KOMEDİ Türkiye ekonomisinde yaşananlara ‘tiyatro’ diyordum, pişman oldum.... Çünkü birileri bunu ciddiye alıp ‘stand up’ yapmaya başladı. Gerçekleri halka söylemekten korkanlar, ortaya koydukları fiyat artışlarını komedi tadında sunuyorlar. Önce doğalgaz ve elektrik fiyatlarındaki artış geldi, bunun kurdaki yükselişten ve uluslararası maliyetlerden kaynaklandığını söylediler. Ardından zam ya...ğmuru sağlık alanında da devam etti. Muayene katkı payları artırıldı. Aile hekimlerinin yazdığı ve daha önce tahsil edilmeyen 3 TL’lik reçete paralarının hastadan alınmasına karar verildi. Bitmedi… Şayet devlet veya üniversite hastanelerinde doktora gözükme gafletine düştüyseniz ödenecek rakam 9 TL’ye çıkıyor. Ama siz kaşınıp, acile gittiyseniz, hiçbir işlem yapılmasa bile 5TL yerine, 6 TL ödemeniz isteniyor. Sağlık politikasını eline yüzüne bulaştıran bakanlık, milleti soyduğu yetmezmiş gibi, üzerine bir de doktor bulamadığı için ithal doktor ve hemşire getirmenin yolunu arıyor. Fakat güncel komedi bununla da bitmedi. Ardından cep telefonundan sigaraya kadar bir dizi ürünün vergisine zam geldi; Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ‘güncelleme’ dedi. Belki de oyunun en komik sahnesi buydu, ama nedense kimse gülmedi. Meğer izleyici başrol oyuncusunun çıkmasını bekliyormuş. Nitekim sonuçta o da sahne aldı ve Başbakan Erdoğan milletin karnına ağrılar girmesine sebep olan o müthiş repliği Türkiye’ye haykırdı: “Sigara içmeyiverin, daha az içki tüketin ve Porsche yerine FIAT marka otomobillere yönelin.” Belki başka şartlar altında ve başka bir ülkede söylenmiş olsaydı anlamlı olabilirdi. Ama söyleyenin 6 uçağı, korumalarına tanesi 100 bin dolardan ABD’den getirttiği 10 tane (toplam 1 milyon dolar) 4 x 4 araç gerçeği ve mahdumuna ait gemiciği olunca bünye kaldırmıyor. Böylesi bir bakış açısı, bana nedense tarihten bir yaprak tadında ‘Ekmek bulamıyorsanız, pasta yiyin’ gibi bir söylemi hatırlattı. Bir Başbakan’ın tavsiyelerinin arasına marka sıkıştırması sıkıntısını bir kenara bıraksanız bile, yüzde 100 yerli olmayan, yani sonuçta ithal tedarikle üretilen ve sadece montajı burada yapılan bir mamulü tavsiye etmesi de komedinin dozajını artırdı. Lakin vergiye zam yapılmasını bile algılayamayan canım seçmenim, bu hareketi de hararetli bir biçimde kahvede, sokakta savunmaya başladı. Nasıl bir akıl tutulmasıdır bilemiyorum ama bu ülkede kaç kişinin Porsche’si olduğunu merak ediyorum. Başkaları merak etmiyor ve seçmeninin bu körlemesine desteğinden cesaret alıyor olacak ki, zam yağmurunu sağanağa çevirmeye karar verdi. Maliye Bakanı Şimşek 2012 yeniden değerleme oranını açıkladı: yüzde 10,2… Bunun Türkçesi, trafik cezalarından pasaport harçlarına, damga vergisinden idari ve adli para cezalarına kadar her kalemin bir daha zam göreceğidir. Yetti mi? Bu kafayla devam edildiği sürece yetmeyecek. Asıl siz ekim sonu ve kasım başındaki AB ve G-20 liderler zirvesinden paraya iştah verecek bir karar çıkmazsa görün. Sıcak ve borç parayla ülke yönetenler bize daha ne güncellemeler yapacaklar. İşte o gün bizim için bu komedi, bir trajediye dönüşecek." Çetin Ünsalan 17.10.2011

14 Ekim 2011 Cuma

şipşak

uzun süredir fotograf makinası almak istiyordum ama para biriktirdiğim zaman hep harcamam gereken çok daha önemli şeyler oluyordu ve fotograf makinası alma hayali her geçen gün daha da uzaklaşıyordu, en sonunda tam hayal ettiğim gibi olmasa da geçen ay bir kampanyada Fujifilm FinePix S2950 aldım, gayet de memnunum. daha çıkıp fotograf çekmeye başladım mı, hayır evin içinde ışık denemeleri yapıyorum ama şu posttaki foto bu minikle çekildi. şimdilik tökezleyerek kullansam da zamanla daha iyi olacağını umut ediyorum.

alışverişkolik

bu aralar ciddi ciddi ekonomi yaptığımızdan alışveriş yapmamaya çalışıyorum ama uzak durmaya çalıştıkça da almak istediklerim artıyor. misal bu çantayı (mudo)
bu sabahlığı (relax mode, kırmızı olan) ve de bu papileri (twigy) gözüme kestirdim. eh bu da ufak bir wishlist olsun...

13 Ekim 2011 Perşembe

being garfield

bugünlerde üstüme bir tembellik çöktü anlatamam, bir de üstüne rahatlık var. her şeye hallederiz deyip kılımı kıpırdatmama, son dakikada telaş olma modundayım ki beni tanıyanlar bilirler, ben böyle değilimdir. plan program listeleme filan, hiçbir şey yapmıyorum, yazmıyorum. tek derdim kilo vermek, o kadar çok odaklanmışım ki diyeti harfiyen uygulasam da uygulamasam da şişmeye başladım. En sonunda bugün diyetisyeni arayıp ağlayarak programı dondurmak istediğimi söyledim. biraz şu kafa yapısından çıkıp kendime gelmem lazım ya da kendimden uzaklaşmak, orasını bilemedim.

12 Ekim 2011 Çarşamba

bayanlar ve baymayanlar

kadın olmak zor ama Türkiye'de ya da müslüman bir ülkede kadın olmak daha da zor. çok ağır şiddete maruz kalabildiğiniz gibi şiddet pornografisine de maruz kalabilirsiniz. Etek giydiğiniz için tecavüzü hak etmiş olabilirsiniz. tecavüze uğrayıp kendiniz istemiş olabilirsiniz. tecavüzcünüzle evlendirilebilirsiniz. hukuk!! cinsiyetçi/ayrımcı kelimelere maruz kalabilirsiniz. hatta anadiliniz bu alanda master yapmış olabilir misal eksik etek, avrat, kaşık düşmanı, bayan gibi kelimelerin yanı sıra saçı uzun aklı kısa, elinin hamuruyla erkek işine karışma, kadının sırtından sopayı karnından sıpayı eksik etmeyeceksin gibi atasözleri ve deyimler anadilinizi zenginleştirebilir. iş yerinde de cinsiyetiniz peşinizi bırakmaz, yan odada oturan adam müdürken siz müdüresinizdir. cinsiyetçi bir m.illi eğ.i.tim m.üd.ürünüz olabilir, beraber büyüdüğünüz arkadaşınıza bir metreden daha fazla yaklaşamayabilirsiniz. siz okuyup kendi işiniz yapmaya başlasanız bile hala evin işleri, çocuğun bakımı gibi külfetli işler üstünüze yıkılabilir. ve her an diken üstünde olmanız gerekir, bir gün biri sizi bıçaklarsa bu ibretlik diye sansürsüzce gazetede basılabilir. yüzbinlerce hemciniz size yapılan bu utanç verici muameleden utanır, üç gün sonra unutulur, merak etmeyin, ananız babanız, bir de çocuklarınız unutamaz onu. klişelerle dolu bir yazının daha sonuna geldik. klişe, çok yazıldı çizildi, ama durum bu.

5 Ekim 2011 Çarşamba

new girl

geçen gün internette amaçsızca gezinirken karşıma new girl çıktı, Zooey Deschanel zaten Hitchiker's Guide to the Galaxy'den beri ilgi alanımızdaydı, 500 days of Summer'la kendisine olan insan mısın sen hatun tavrımız arttı, (la o kadınsa ben neyim?) neyse Zooey dizi yapmış, hanım koş deyince hemen izledik. ilk bölümü biraz tutuktu ne yalan söyleyeyim. (yo yooo, kıskançlıktan değil) ama ikinci bölümde (yanlış anlamadıysam) çok bağıran elemanı gönderip yerine daha sakin bir karakter getirmişler ve dizi akıcılaşmaya başlamış. Jess, esas kızımız, sevgilisini başka bir kadınla bastıktan sonra internetten ev arkadaşı buluyor ve yukarıda resmi görülen üç adamla yaşamaya başlıyor, olay da onların başlarından geçenler zaten. (daha iki bölümü yayınlandığı için yorumlar kısıtlı ama dizi zamanla daha iyi olacaktır.) bence fena değil, izlemek isteyenlere alternatif olabilir.

4 Ekim 2011 Salı

geriye dönüp baktığımda...

90'lardaki türkçe pop patlamasında sadece bu iki albüm kaldı hayatımda. ilki Levent Yüksel, medcezir
ikincisi ise Sertab gibi
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...