24 Eylül 2008 Çarşamba

kış yavaş yavaş geliyor, battaniyeyle yatmayı nasıl özlemişim...

17 Eylül 2008 Çarşamba

yağmur

Cevdet Bey ve Oğulları dışında (ki onu da ortaokulda okumuştum) bünyem Orhan Pamuk okumayı reddetmişti, sebebi basit: popüler olan her şeyden uzak dur! sonra Masumiyet Müzesi'ni aldım elime ve dört günde resmen yuttum. Bu kadar banal, Türk filmlerinden çıkma bir aşk hikayesini bu kadar güzel bir edebi dille anlatıp seviyesini yükselttiği için Orhan Pamuk'u tebrik etmek lazım ama yine de çok benim tarzım değil bu tarz romanlar ya da hala egomun popüler kültüre karşı biriktirdiği önyargılar bunlar, bilemiyorum. Ne yalan söyleyeyim şu an bilmek de istemiyorum çünkü daha Türkçe konuşamayan, işleri güçleri birbirleri üzerinde baskı kurarak grubun liderliğini ele geçirme gibi hayvani içgüdülerle hareket eden yaklaşık 300 ergenle uğraşmak bir buçuk haftada beni mahvetmeye yetti de arttı. şikayet etmeye hakkım yok, biliyorum ama medeniyetin göbeğinde medeniyetsizliğin resmini görünce zorlanıyorum.
alışma süreci bu olsa gerek, hadi bakalım, şikayet etmek yok, her şeyi biriktirip evi çöp eve dönüştürmek de...
bu arada usul usul yağmur yağıyor ki bahtsız bedevi olan şahsiyetimi, tam irademi toplayıp yürüyüşe çıkmaya karar verdiğim gün ve o bahtsız yürüyüşün 15. dakikasında yakalamıştır. eve sırılsıklam dönüp bir bardak kahve yaptım, köpeğimi kucağıma aldım ve bir romantik komedi izledim. içimden de "sen spor yapmaya karar verirsen aylardır yağmayan yağmur yazmaz mı?" diyerek güldüm. işte bu aralar böyle. manik, depresif...
not: aslında yağmuru çok severim, niye kızdım ki durup dururken?
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...